Değerli Kamuoyu ;
Bilindiği üzere Avukatlık Kanunu teklifi kabul edilmiştir. Bu düzenlemeyle ,
5000’den fazla avukat olan illerde 2000 avukata kadar baro ,
TBB’de her baroya 3+1 ve 5000’e 1 delege ile temsil ,
Mesleğin ilk beş yılında aidatın yarısının alınması ,
Kılık kıyafet özgürlüğü gibi önemli maddeler kabul edilmiştir.
Peki neden çoklu baro sistemine geçiş kabul edilmiştir ? Bu sisteme geçmeyi gerektiren sebepler neler olmuştur ?
Savunma , yargılama faaliyetinin en önemli 3 kurucu unsurundan biridir. Anayasal yargı makamlarından biridir. Hukukun ve hukukçu kalitesinin artması için barolar çok önemlidir. Baroların meslek kuruluşu olduğu ve Baro Başkanlarının asli görevinin de mesleğin sorunlarını çözüme kavuşturmak olduğu tüm meslektaşlarımızın tam fikir birliği içinde olduğu bir konudur.
Savunmanın , avukatların mesleki sorunları ve Türkiye’nin sosyolojik , hukuki ihtiyaçları doğrultusunda bu yasa çıkarılmıştır.
Baroların yıllardır Avukatlık Yasasında avukatlar lehine düzenleme getirilmesi için diyalog yolunu kullanarak çalışmalar yapması gerekirken , siyasi parti gibi hareket etmekten öte gidemedikleri ortadadır. Avukatların ekonomik sorunları , resmi makamlarda yaşadığı sorunlar varken baroların bir meslek örgütü olmaktan ziyade siyasi bir parti gibi hareket ettiğini görmekteyiz.
Oysa ki avukatlar olarak beklentimiz meslek örgütümüzün mesleğimiz için ne yaptığıdır . Avukatların iş sahalarının genişletilmesi , ağır vergi yüklerinin hafifletilmesi , adliyelerde , kolluk birimlerinde , cezaevlerinde , kurum ve kuruluşlarda yaşadıkları sorunların çözüme kavuşturulması , avukatların mesleğin onuruna yakışır şekilde emeklilik , sosyal ve özlük haklara kavuşturulması , genç ve yaşlı avukatlara ekonomik destek sağlanması gibi konularda Baroların hiçbir çalışma yapmadığını görmekteyiz.
Avukatların sorunlarını çözecek olan meydanlara inip mesleki sorunlara kulak tıkayan barolar mıdır ? Yoksa parlamento ve hükümet midir ? Baro başkanlarının kurduğu cümleler hükümet diye başlamakta ve muhalefet partisi gibi siyaset yaparak devam etmektedir. Geldiğimiz noktada maalesef baroların derdi siyaset olduğu için siyasi angajman yaparak vesayet kurmak amacıyla hareket edilmektedir.
Barolarda demokratik temsil bulunmamaktadır. Üç büyük ilde baro üyesi avukatlar sosyolojik olarak baro seçimlerine katılım göstermemektedir. İstanbul Barosunda 50.000 avukat var , 50.000 avukatın 8000 inin oyunu alan baro başkanı seçilebiliyor baroyu yönetiyor. Gerçek bir demokratik temsil gerçekleşmemektedir. Baro başkanı , yönetimini , tüm kurul ve komisyonları kendi siyasi görüşü doğrultusunda oluşturmakta başka görüşten avukatlara temsil ve çalışma hakkı tanımamaktadır . Disiplin Kurulu kararlarında dahi farklı siyasi görüşten avukatlara farklı uygulamalar yapılmaktadır. Şahsi ve subjektif uygulamalar almış başını gitmektedir. Baro başkanları her gün ilgili ilgisiz her konuda tüm üyelerin görüşlerini kapsamayan açıklamalar yapmaktadır. Nerde kaldı baro demokrasisi ? Nerde kaldı tüm avukatların baroda temsili ?Nerde kaldı her siyasi görüşten avukatın söz hakkı , hukuki güvenliği ?
İşte bu çarpık durumu düzeltme amacıyla Avukatlık Yasası değişikliği kabul edilmiştir.
Baroların neden gündeme geldiğine baktığımızda , baro başkanlarının üyelerinin görüşlerini yok sayarak tek bir siyasi görüş doğrultusunda tüm üyeleri kapsamayan , kavgacı ve rahatsız edici bir üslupla yaptığı açıklamalar nedeniyle gündeme geldiğini görmekteyiz. Baro başkanları temsil makamında hizmet için oturduklarını idrak edemeyip , kendi siyasi ve dünya görüşlerini baro siyaseti olarak tüm üyelere dayatmaya çalışmaktadır.
Şu anda barolarda siyasallaşmanın zirve yaptığı dönemden geçmekteyiz. Barolar siyasi yapılar haline gelmiştir. Ankara Barosu Başkanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanının açıklamasına inançlara saygısızlık ederek kin ve nefreti tahrik edici bir anlayışla açıklama yapması siyasallaşmanın zirve noktasıdır. İstanbul da Şehit Mehmet Selim Kiraz ı katleden terör örgütüne güzelleme yapanlara alkış tutan bir baro başkanı görmekteyiz.
Her konuda hadsiz ve hesapsız açıklama yapmak da şu anda baroların asli görevi olmuştur.
Baroların görev tanımı yasada belirtilmiştir. Baroların mesleğin ve meslektaşların sorunlarını çözen ,hukukun ve hukukçu kalitesinin arttırılması için çalışması gerekirken muhalefet siyasi partisi gibi hareket eden bir yapı haline gelmiştir.
Avukatlar şunu sormaktadır ? Ben niye sürekli beni kapsamayan beni ifade etmeyen açıklamalar yapan , mesleğimin sorunlarına kulaklarını tıkayan , mesleğimin sorunlarını çözmek için hiçbir çaba sarfetmeyen sadece siyaset yapan bir baroya üye olmak zorundayım ? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi örgütlenme özgürlüğü öngörmektedir. Örgütlenme özgürlüğü örgüte girme , örgüte üye olma ve çıkma özgürlüğünü kapsamaktadır. Ancak mevcut düzenlemeden önce barolar her gün tüm üyelerini kapsamayan açıklamalar yapmakta üyeler ise bu demokratik olmayan tutuma karşın baro üyesi olmaya zorlanmaktaydı.
Çoklu baroya karşı olan barolara seslenmek istiyorum. Çoklu baro kurmak zorunlu hale gelmemiştir. Tüm üyelerini kucaklayan , hepsini kapsayan bir söylem ortaya koyun , demokratik davranın , hepsinin gönlünü alın kimse yeni baro kurmasın. Tepki gösterenler açısından bunu söylemek lazım illa bölünmeniz gerekmiyor . Ben tek baro olurum istediğim gibi hareket ederim herkes de bana üye olmak zorundadır bu anlayışın terk edilmesi gerekmektedir. Herkes kendini temsil ettiğine inandığı baro kurma hakkına sahiptir.
Bir diğer konuda, yasa dışı, vatanı bölmek ve millete ihanet etmek amacıyla kurulacak baroların da safları belirginleşir ve bu amacı taşıyan kişi veya baro üyeleri hakkında devlet gereği neyse onu yapar.
Öte yandan 50000 üye sayısına ulaşmış bir baroda baro-üye ilişkisi de bozulmaktadır. Stajyerlerin eğitimi , yetiştirilmesi , mesleğin sorunlarına çözüm getirilmesi üye sayısı aşırı artmış barolarda güçleşmektedir.
Barolarla ilgili yasa vatandaşlarımızı neden ilgilendiriyor ? Savunma hakkı vatandaşlarımızın hakkıdır. Bu hak avukatlar aracılığı ile savunulmaktadır. Savunma hakkı nasıl güçlü olur ? Avukatınızın başarılı bir şekilde devlete taleplerini iletebilmesi durumunda savunma güçlüdür. Avukatınızın her zaman her koşulda devletle kavgalı olduğu durumda savunma güçlü değildir. Vatandaşın mağduriyeti varken vatandaş avukatın etkin ve yetkin olmasına bakar , avukat savunmanın sorunlarını adalete erişim ile ilgili sorunları etkin bir şekilde devlete aktarabiliyorsa savunma güçlüdür. Bu da vatandaşlarımızın adalete erişimini , savunma hakkını gereği gibi kullanmasını sağlayacaktır.
Üyelerine kulağı tıkamış , mesleğin sorunları için hiçbir şey yapmayan baro anlayışının değişme zamanı çoktan gelmiştir. Çoklu baro sistemi baro demokrasisini inşa edecek , demokratik olgunluğa ulaştıracaktır.
Bu bakımdan çoklu baro düzenlemesi ile birlikte avukatlar lehine düzenlemeleri içeren Avukatlık Kanunu değişikliğini son derece olumlu buluyorum . Bu sistemle birlikte mesleğimizin sorunları devlete etkin ve kavgacı olmayan bir anlayışla aktarılarak çözüm getirilecektir.
GENEL
30 Aralık 2024GÜNCEL
30 Aralık 2024GENEL
30 Aralık 2024GENEL
30 Aralık 2024GENEL
30 Aralık 2024GÜNCEL
30 Aralık 2024GENEL
30 Aralık 2024TARSUS KÜLTÜR MERKEZİ’NİN ADIMLARI TARSUSLULARLA ATILIYOR BÜYÜKŞEHİR TARSUS’A YENİ BİR KÜLTÜR MERKEZİ KAZANDIRACAK TADEKA’DA “YENİ KÜLTÜR MERKEZİ NEREDE YAPILSIN?” DEĞERLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI
BÜYÜKŞEHİR’İN SOSYAL POLİTİKALAR OFİSİ, BELEDİYELERE MENTÖR OLUYOR MERSİN BÜYÜKŞEHİR’İN SOSYAL HİZMETLERİ TÜRKİYE’YE ÖRNEK İZMİR BAYRAKLI BELEDİYESİ YETKİLİLERİ, MERSİN BÜYÜKŞEHİR’İN BİRİMLERİNİ GEZDİ İZMİR BAYRAKLI BELEDİYESİ YETKİLİLERİ, BÜYÜKŞEHİR’İN SOSYAL HİZMETLERİNİ TAKDİRLE KARŞILADI
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.