Demokrasi ve Basın Şehidimiz Uğur Mumcu’nun Ölüm Yıldönümü Anma Programına ilişkin Basın Açıklamamızdır
Bugün burada, Uğur Mumcu’nun ölümsüz anısını yad etmek için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Uğur Mumcu, yaşamında adaleti, aklı, bilimi ve gerçekleri ilke edinmiş, her zaman laiklikten, barıştan ve demokrasiden yana olmuş, daima basın özgürlüğünü savunmuş ve bu uğurda canını feda etmiş bir demokrasi şehididir.
Uğur Mumcu, sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda bir yazar, araştırmacı ve düşünce adamıydı.
Bizlere ölümsüz eserleri ile birlikte şartlar ne olursa olsun daima savunmamız gereken çok önemli fikirler bıraktı.
Ardından gelenlere ışık tutmaya başladığı o ilk günden, korkakça ve haince katledildiği o kanlı pazar sabahına kadar daima örnek bir gazeteci ve Kemalizm’in onurlu bir savunucusu oldu.
Para için kalemini oynatmadı, ölüm tehditleri alırken bile doğru bildiğini yazmaktan çekinmedi. Her zaman idealleri ve onuru için yaşadı.
Unutmayalım ki, gazetecilik, kamuoyunu bilgilendirmenin yanı sıra demokrasinin güçlenmesine de katkı sağlar. Uğur Mumcu’nun yaşamı ve maalesef trajik sonu, bu değerleri benimsemenin ve korumanın ne kadar hayati olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatmıştır. Çünkü Mumcu’nun ölümü ülkemizin demokratik değerlerine yapılmış bir saldırıdır.
Bilgiye erişim hakkımızı savunmak, iktidarı özgür basının gücüyle denetlemek demokratik bir toplumun gerekliliğidir. Mumcu bunların olmasını istemeyenler tarafından katledildi. Fakat katletmek istedikleri sadece aziz bedeni değil, düşünceleri ve ölümsüz eserleriydi.
Uğur Mumcu’nun cesaretini ve kararlılığını aklımızdan çıkarmadan, onu yaptığımız her işte örnek alarak, düşüncelerini daima savunacağımızı ve bu uğurda gerekli kavgayı vermeye devam edeceğimizi bir kere daha vurguluyoruz.
Çıkarları uğruna toplumun temel değerlerine saldıran derin devlet, kendine kurban olarak her zaman ilerici, akılcı ve çalışkan düşünce insanlarını seçmiştir.
Uğur Mumcu’nun ölümü, ülkemizi derin devlet gerçeğiyle yüzleştirmiştir. Suikastın üzerinden geçen yıllara rağmen, olayın tam anlamıyla aydınlatılmamış olması, birbirini izleyen faili meçhul cinayetler zinciri adaletin nasıl sancılı bir süreç içinde olduğunu gösteren acı bir gerçektir.
Bugün Mumcu’yla birlikte 23 yıl önce Diyarbakır’da derin devlet eliyle işlenmiş bir diğer faili meçhul cinayete kurban verdiğimiz Gaffar Okkan’ı da üzülerek hatırlıyoruz.
Unutulmamalıdır ki; adaleti olmayan demokrasi eksik bir kavramdır. Türkiye’nin demokratik geleceği, bu sorunların üstesinden gelmeye yönelik kararlı adımları olan partimiz sayesinde şekillenecektir.
31 yıl önce Uğur Mumcu’yu katleden karanlık bugün bizleri tehdit etmeye, saldırmaya, öldürmeye Cumhuriyetimizin olmazsa olmaz temelleri karşısında alçakça direnç göstermeye devam ediyor.
Maalesef, değerli basın emekçilerimiz iktidarın yaratıcısı olduğu korku ve baskı ortamında çalışmak, kalemlerini köreltmek, bazen de candan bağlı oldukları mesleklerini bırakmak zorunda kalıyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak yüz yıldır olduğu gibi bundan sonra da karanlığın karşısında ışık olmaya devam edeceğiz. Unutmayalım ki, bir toplumda basın özgürlüğü yoksa, gazeteciler baskı ve yıldırmalar olmadan işlerini özgürce yapamıyorsa orada demokrasi de yok demektir.
Bu karanlık koridorlar adaletin ışığı, toplumun ortak çabası ve kararlı bir duruşla aydınlatılabilir.
Gazetecilerimiz, aydınlarımız ülkemizin özgür ve demokratik yarınlarının güvencesidir.
Onları koruyacak, yeni Uğur Mumcular yeni Çetin Emeçler yetiştirecek ve aziz hatırları önünde her zaman saygı ile eğilecek olanlar bizleriz. Demokrasinin neferlerini karanlığa teslim etmeyeceğiz!
Basın ve demokrasi şehidimiz Uğur Mumcu’yu saygı ve minnetle anıyorum.
Koral Ömür
CHP Mersin İl Başkanı
News
